KURBAN HAKKINDA BİLMEDİKLERİNİZ
Kurban ne demektir, hükmü nedir?
Sözlükte yaklaşmak, Allah’a yakınlaşmaya vesile olan şey anlamlarına gelen kurban, dinî bir terim olarak, ibâdet maksadıyla, belirli şartları taşıyan hayvanı, kurban bayramı günlerinde usulüne uygun olarak kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder.
Akıllı, hür, mukim ve dini ölçülere göre zengin sayılan mümin, ilâhî rızayı kazanmak gayesiyle kurbanını keser. Böylece hem maddi durumu yetersiz olup kurban kesemeyenlere bir şekilde yardımda bulunmuş, hem de Cenab-ı Hakk’a, yaklaşmış olur.
Kurban ibadeti, İslam toplumlarının şiarı sayılan ibadetlerden biri olarak asırlardan beri devam ede gelmektedir. Ayrıca kurban, bir Müslüman’ın gerektiğinde bütün varlığını Allah yolunda feda etmeye hazır olduğunun da bir nişanesidir.
Kurban Hanefi mezhebine göre vacip, diğer mezheplere göre ise, sünnet-i müekkededir. Dini kaynaklarda Peygamber Efendimizin kurbanını daima kestiği ifade edilmektedir.
Kurbanın dinî dayanağı nedir?
Genel anlamda kurbanın bir ibadet olduğuna dair Kur’an-ı Kerim’de birçok ayet yer almaktadır. Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’in yerine, Allah tarafından bir kurbanın verildiği açıkça bildirilmektedir. (Saffat, 37/107)
Ayrıca aşağıdaki ayetler de genel anlamda kurban ibadeti ile ilgilidir :
– “Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık…” (Hac, 22/34)
– “… kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belirli günlerde Allah’ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin”(Hac, 22/28 )
“Kurbanlık büyükbaş hayvanları da sizin için Allah’ın dininin nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar saf saf sıralanmış dururken kurban edeceğinizde üzerlerine Allah’ın adını anın. Yanları üzerlerine düşüp canları çıkınca onlardan siz de yeyin, istemeyen fakire de istemek zorunda kalan fakire de yedirin. Şükredesiniz diye onları böylece sizin hizmetinize verdik.” “Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Allah’a ulaşacak olan ancak, sizin O’nun için yaptığınız, gösterişten uzak amel ve ibadettir.” (Hac 22/36-37)
Bu ayetlerde zikredilen hayvan kesiminin, ibadet amaçlı birer uygulama oldukları açıktır. Bu amaçla kesilen hayvanların, et ve kanlarının Allah’a ulaşamayacağı asıl olanın ihlas ve takva olduğunun vurgulanması, kurban kesmenin ibadet olduğunun açık bir göstergesidir.
Kurban keserken nelere dikkat edilmelidir?
Kurban edilecek hayvana acı çektirilmemeli ve eziyet verilmemelidir. Hayvanlar ehil kişiler tarafından kesilmeli ve kesim işlemi süratli bir şekilde yerine getirilmelidir. Ayrıca, çevre temizliği için gerekli tedbirler alınmalıdır. Kesim esnasında hayvanların, birbirlerinin kesimini görecek şekilde yan yana bulundurulmamalarına özen gösterilmelidir.
Kurban bayıltılarak kesilebilir mi?
Ölmeden kesilmesi kaydıyla, ihtiyaç halinde veya hayvana eziyet vermemek amacıyla kurbanlık hayvanın uygun tekniklerle bayıltılmasında bir sakınca yoktur. Ancak hayvan henüz kesilmeden, şok etkisiyle ölürse, kurban olmayacağı gibi, eti de yenmez.
Kurban kesilirken besmele çekilmesinin hükmü nedir? Hangi dua okunmalıdır?
İster kurban niyetiyle olsun ister başka bir amaçla olsun hayvan kesilirken besmele çekilmesi gerekir. Hayvanın kesimi esnasında besmele kasten terk edilirse o hayvanın eti yenilmez. Ancak kasıtsız ve unutularak besmele çekilmezse bu hayvanın eti yenilir.
Kurban kesilirken üç defa “Bismillahi Allahü ekber” denilir ve şu ayetler okunur:
Kurban keserken abdestli olmak şartmı dır?
Kurban kesen kişinin abdestli olması şart olmamakla birlikte, kurban bir ibadet olduğu için kesenin abdestli olması daha faziletlidir.
Kadın kurban kesebilir mi?
Hayvan kesiminde, gerekli yeterlilik ve şartları taşıyan kişi kadın olsun, erkek olsun kurban kesebilir.
Kimler kurban kesmelidir?
Kurban kesmek, âkıl-baliğ (akıllı-ergen), dinen zengin sayılacak kadar mal varlığına sahip ve mukim olan bir Müslüman’ın yerine getirmesi gereken mali bir ibadettir. Temel ihtiyaçlarından ve borcundan başka 80.18 gr. altın veya bunun değerinde para veya eşyaya sahip olan kişi dinen zengindir. Dolayısıyla, Allah’ın kendisine bahşetmiş olduğu nimetlere şükran ifadesi ve Allah yolunda fedakarlığın nişanesi olmak üzere kurban kesmelidir.
Zengin olan karı-kocadan her birinin kurban kesmesi gerekir mi?
İbadetlerde sorumluluk bireyseldir. Bu nedenle, dinen zengin olan karı-kocadan her birinin ayrı ayrı kurban kesmesi gerekir. Ancak İmam Malik’e göre aile reisi tüm aile efradı adına bir adet büyükbaş veya küçükbaş hayvan keserse, bu aile bireylerinin hepsi için yeterli olur.
Yolcunun kurban kesmesi gerekir mi?
Yolcu kurban kesmekle mükellef değildir. Ancak kesmesi halinde, sevabını kazanır. Sefer halinde iken kurban kesenler; bayram günleri içinde memleketlerine dönerlerse, yeniden kurban kesmeleri gerekmez. Sefer halinde iken kurban kesmeyip de bayram günlerinde memleketlerine dönenler, kurbanlarını keserler.
Kurban ne zaman kesilir?
Kurban, kurban bayramının ilk üç gününde kesilir. Kurban kesim vakti, Bayram namazı kılınan yerlerde, bayram namazı kılındıktan sonra, bayram namazı kılınmayan yerlerde ise sabah namazı vakti girdikten sonra başlar. Bayramın üçüncü günü güneş batıncaya kadar devam eder. Bu süre içinde gece ve gündüz kurban kesilebilir. Ancak kurbanların gündüzleri kesilmesi uygundur. Şafii mezhebine göre ise, kurban bayramın dördüncü günü de kesilebilir.
Hangi hayvanlar kurban olarak kesilir?
Kurban; koyun, keçi, sığır, manda ve deveden olur. Bunların dışındaki hayvanlar kurban olarak kesilemezler. Söz konusu hayvanların kurban olarak kesilebilmesi için devenin 5; sığır ve mandanın 2; koyun ve keçinin 1 yaşını doldurmuş olması gerekir. Bu sayılan yaş sınırını geçtiği halde süt dişlerini değiştirmeyen hayvanlar da kurban edilir. Bunun yanında, 6 ayını tamamlayan koyun, bir yaşını doldurmuş gibi gösterişli olması halinde kurban edilebilir.
Kurban edilecek hayvanın, sağlıklı, azaları tam ve besili olması, hem ibadet açısından, hem de sağlık bakımından önem arz eder. Bu nedenle, kötürüm derecesinde hasta, zayıf ve düşkün, bir veya iki gözü kör, boynuzlarının biri veya ikisi kökünden kırık, dili, kuyruğu, kulakları ve memesi kesik, dişlerinin tamamı veya çoğu dökük hayvanlardan kurban olmaz. Ancak, hayvanın doğuştan boynuzsuz olması, şaşı, topal, hafif hasta, bir kulağı delik veya yırtılmış olması, kurban edilmesine mani teşkil etmez.
Kurbanlık hayvanlardan hangileri ortak olarak kesilebilir?
Koyun veya keçinin bir kişi tarafından; sığır, manda ve devenin ise, yedi kişiye kadar ortaklaşa kurban olarak kesilebileceği Hz. Peygamber’in hadisleri ve uygulamaları ile sabittir (Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 7-8 ). Ortak olarak kurban edilebilen hayvanlar tek veya çift hisse olarak kesilebilirler.
Akika, adak, udhiyye ve nafile kurbanlar için aynı büyükbaş hayvana ortak olunabilir mi?
Ortak kesilen kurbanlarda, hissedarlardan her birinin kurbanlarını aynı maksat için kesmiş olmaları gerekmez. Ortakların herbirinin ibadet niyetiyle katılmış olması kaydıyla bir kısmı udhiyye, diğer bir kısmı ise adak, akîka, nafile kurbanı olarak niyet edebilirler.
Kurban eti nasıl değerlendirilmelidir?
Hz. Peygamber, kurban etinin üçe taksim edilip, bir bölümünün kurban kesmeyen yoksullara dağıtılmasını, bir bölümünün akraba, tanıdık ve komşularla paylaşılmasını, bir bölümünün de eve ayrılmasını tavsiye etmiştir (Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 10). Ailenin ihtiyaç durumuna göre etin tamamı evde bırakılabileceği gibi, toplumda muhtaçların arttığı dönemde kurban etinin çoğunun hatta tamamının dağıtılması uygun olur.
Kurban derisi nasıl değerlendirilmelidir?
Kurbanın derisi, bir fakire veya hayır kurumuna verilmelidir. Hz. Peygamber, veda haccında Hz. Ali’ye, kurban olarak kesilen develerinin başında durmasını ve bunların derileri ile sırtlarındaki çullarını sadaka olarak vermesini, kasap ücreti olarak bunlardan bir şey vermemesini emretmiştir (Ebu Davud; Menasik, 20). Buna göre kurban derilerinin para karşılığında satılması, kurbanın kesimi veya bakımı için ücret olarak verilmesi caiz değildir. Derinin satılması halinde bedelinin yoksullara verilmesi gerekir.
Vekalet yoluyla kurban kesilebilir mi?
Kurbanı, kişi kendisi kesebileceği gibi, vekalet yoluyla başkasına da kestirebilir. Zira kurban mal ile yapılan bir ibadettir; mal ile yapılan ibadetlerde de vekalet caizdir.
Vekalet yoluyla kurban kestiren kişi, bulunduğu yerde ki birisine vekalet verebileceği gibi, başka bir yerdeki kişi veya kuruma da vekalet verebilir. Vekalet, sözlü veya yazılı olarak verilebileceği gibi telefon, internet, faks ve benzeri iletişim araçları ile de verilebilir.
Kuyruksuz koyunlar kurban edilebilir mi?
Doğuştan kuyruksuz olan veya besili olması için küçük yaşta kuyrukları boğulmak suretiyle düşürülen koyunların kurban edilmelerinde bir sakınca yoktur. Ancak bir kaza ile değerini azaltacak şekilde kuyruğunun tamamı veya yarısından çoğu kopan hayvanın kurban edilmesi caiz değildir.
Ölmüş kimseler için kurban kesilir mi?
Son zamanlarda halkımız arasında yaygınlaşma eğilimi gösteren; “ölü kurbanı” veya “kabir kurbanı” diye isimlendirilen bir kurban çeşidi yoktur. Ancak, ölmüş birisi adına veya sevabı ölüye bağışlanmak üzere kurban kesilebilir. Kurban borcu olup da hayatta iken vasiyet eden kişinin bıraktığı miras yeterli ise, mirasçıları tarafından vasiyetinin yerine getirilmesi gerekir. Vasiyeti yoksa, ölen kimseler için mirasçılarının kurban kesmeleri gerekmez. Ancak bir kimse, sevabını ölmüş bulunan anne veya babasına yahut diğer yakınlarına bağışlamak üzere, çeşitli hayır kurumlarına, fakir ve muhtaç kişilere bağışta bulunabileceği gibi, kurban da kesebilir.
Taksitle kurban alınabilir mi ?
Kişi, ister peşin ister taksitle olsun satın aldığı hayvanı kurban olarak kesebilir
Satın alınan kurbana, daha sonra başkaları ortak edilebilir mi ?
Kişi, mülkiyetinde olan veya kurban etmek amacıyla satın aldığı büyükbaş hayvana yedi kişiyi geçmemek şartıyla başkalarını da ortak edebilir.
Kurban yerine sadaka vermekle bu ibadet yerine getirilmiş olur mu?
Fıkhi hükmü ister vacip, ister sünnet olsun; kurban ibadeti belirli şartları taşıyan hayvanın usulüne uygun olarak kesilmesiyle yerine getirilir. Kurban bedelini yoksullara ya da yardım kuruluşlarına vermek suretiyle, kurban ibadeti ifa edilmiş olmaz. Şüphesiz Allâh Teâlâ’nın rızasını kazanmak niyetiyle, fakir ve muhtaçlara yardım etmek, iyilik ve ihsanda bulunmak da Müslüman’ın önemli vazifelerinden biridir. Ancak, bu iki ibadetten birinin diğerinin alternatifi olarak sunulması dini açıdan doğru değildir.
Nitekim Peygamber (a.s.) Efendimiz de, kurban meşru kılındıktan sonra her yıl kurban kesmiştir. (Buhârî, Hac 117, 119; Müslim, Edâhî 17).
Ayrıca hadisi şeriflerde kurban bayramında, Allah katında en sevimli ibadetin kurban kesmek olduğu, kurbanın kesilir kesilmez Allah katında makbul olacağı ve kurban edilen hayvanın her unsurunun kişinin hayır hanesine yazılacağı ifade edilmiştir. (Tirmizî, Edâhî 1; İbnu Mâce, Edâhî 3).
Akika Kurbanı nedir?
Yeni doğan çocuk için şükür amacıyla kesilen kurbana, “akika” adı verilir. Akika kurbanı kesmek müstehaptır. Akika kurbanı olarak kesilecek hayvanda, diğer kurbanlarda aranan şartlar aranır.
Akika kurbanı, çocuğun doğduğu günden bulûğ çağına kadar kesilebilirse de doğumun yedinci günü kesilmesi daha faziletlidir.
Akika kurbanının etinden ve derisinden, kurban sahibi dahil herkes istifade edebilir.
Şükür kurbanı ne demektir?
Temettu ve kıran haccı yapan kişilerin, aynı mevsimde hac ve umreyi birlikte ifa ettikleri için, kestikleri kurbanlara şükür kurbanı da denilmektedir. Aynı şekilde kişi, arzu ettiği bir amaca ulaşması veya bir nimete nail olması sebebiyle şükür kurbanı kesebilir. Bu kurbanların etinden sahipleri de yiyebilirler.
Adak Kurbanı Ne Demektir?
Kurban adayan kişinin kurban kesmesi vaciptir. Eğer kişi adağını bir şartın gerçekleşmesine bağlamışsa, bu şart gerçekleşince kesmesi gerekir. Adak kurbanının etinden adak sahibi, usul ve furûu (neslinden geldiği ana, baba, dede ve nineleri…ile kendi neslinden gelen çocukları ve torunları..) yiyemeyeceği gibi, zengine de yediremez. Eğer kendisi yemek ister veya bu sayılanlardan birisine yedirmek isterse, o eti tartıp rayiç bedelini yoksullara vermesi gerekir.
İlahî Dinlerde Kurban
Kurban Arapça bir kelime olup sözlükte; bir şeye yaklaşmak ve yakın olmak demektir. Dinî terminolojide ise; kendisiyle Allah’a yakınlık sağlamak üzere ibadet amacıyla belirli zaman diliminde belirli cinsten ve usulüne uygun olarak kesilen kurbanlık hayvanı ifade eder. Bunun fıkıh kitaplarındaki karşılığı “Udhiye”dir. Hemen hatırlatalım ki kurban; tarih boyunca bütün semavi dinlerde ortak bir hüküm ve ibadet biçimi olarak yer almıştır. İslam dininde de; hali vakti yerinde olan müminlerin Kurban Bayramı günlerinde bu dinî görevi yerine getirmeleri emredilmiştir. Ayrıca hac ibadetini yapmak üzere kutsal topraklara giden müminler de kurban ibadetini haccın bir dinî vecibesi olarak ifa etmektedirler. Buna, “Hedy” veya şükür kurbanı denir. Temettu veya kıran haccını yapanlar Allah’a şükür amacıyla bu emri yerine getirmektedirler. Hacda kesilen bu kurbanların etleri, öncelikle harem bölgesi ve çevresinde bulunan muhtaç insanlara dağıtılmaktadır. Son 25 yıldan bu yana kurban etlerinin artması üzerine İslam Kalkınma Bankası aracılığı ile kurulan modern ve sağlıklı kesimhanelerde, hazırlanıp paketlenerek yardıma muhtaç yerlere gönderilmektedir. Bir yandan kurban etlerinin değerlendirilmesi diğer yandan da mağdur ve açlık içinde yaşayan insanlara bu yardımın ulaştırılması önemli bir fırsattır. Bu projenin hayata geçirilmesinde de ülkemiz adına Başkanlığımızın önemli katkıları olmuştur. Halen Diyanet İşleri Başkanlığımız, her yıl hacılarımızın kesecekleri kurbanları, organize ederek toplu halde İslam Kalkınma Bankası aracılığı ile değerlendirmektedir.
Esas itibarıyla kurban ilk kez; Allah’a yaklaşmanın ve rızasına uygunluğun bir işareti olarak Hz. Âdem ile iki oğlu döneminde ortaya çıkmıştır. (Maide, 27) Böylece diğer ilahî dinlerde de kurban; mali ve sosyal içerikli ibadet şeklinde meşru kılınmıştır. Daha sonra kurban konusunda en büyük sınav, Hz. İbrahim ile oğlu Hz. İsmail arasında geçmiştir. İnsanlık tarihinde bu kadar iz bırakan kurban konusu Hz. Muhammed (s.a.s.) döneminden itibaren kitap ve sünnete dayanan bir ibadet halini almıştır. Bu durumda kurban sadece bir hayvanın kesilmesi olayı değildir. Nitekim bu kuralın dışında her gün nice hayvan kesilmektedir. Şüphesiz ki bu kesimler bizim konumuzun dışındadır. Bunlar, kurban olarak isimlendirilemez. Çünkü kurban; sadece Allah’a karşı bağlılık, şükür ve teslimiyet amacıyla yapılır. Bu nedenle Kur’an-ı Kerim de, kurbanın bir ibadet olarak bütün milletler için meşru kılındığını haber vermektedir: “Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerine O’nun adını anarak kurban kesmesini meşru kıldık.” (Hac, 34)
Kurban Dua ve Paylaşmaktır
Her insanın kendisine verilen sayısız nimetlerden dolayı, Yüce Rabbine karşı bir şükür borcu vardır. Belki de kurban, bu sorumluluğu yerine getirmek ve O’nun sevgisini kazanabilmek için bir vesiledir. Nitekim Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) bayram günlerinde namazdan sonra hali vakti yerinde olan müminlerin bu ibadeti yerine getirmelerini teşvik etmişlerdir: “Âdemoğlunun bayram günü yapacağı ilk görev, bayram namazını kılmak, sonra kurban kesmektir.” (Buhari, Edahi, 1)
Evet, kurban bir nebze de olsa ihtiyaç sahiplerini sevindirmek ve onları hatırlamaktır. Allah’ın bize verdiği nimetleri fakir ve yoksullarla kardeşlik duyguları içinde paylaşmaktır. Samimi bir duygu, dua ve takva ile O’na ulaşmaktır. Gerçekten kurban; bizi yoktan var eden, yaşatan, sonsuz nimetleriyle donatan Allah’a yaklaştırır. Çünkü O’nun rahmeti ve ilmi, evreni kuşatmıştır. Nitekim Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail de kurban sayesinde Allah’ın emrine teslim olup boyun eğmişlerdir. Yüce Allah samimi bağlılıklarından dolayı onları övmüş ve bu örnek davranışın karşılığında mükâfatlandırmıştır. (Saffat, 102-110) İşte o gün bugündür durumu müsait olan müminlere bu görev, bir imtihan olarak verilmiştir: “Şimdi sen Rabbin için kulluk et ve kurban kes.” (Kevser, 2)
Hz. Peygamber (s.a.s.) de, kurban günlerinde iki adet kurban kesmiştir. Onları incitmeden kıbleye doğru yöneltmiş ve şu duayı yapmıştır: “İbrahim’in dininde bir muvahhit olarak yüzümü, yerleri ve gökleri yaratan Allah’a çevirdim. Ben, müşriklerden değilim. Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm, hiçbir ortağı olmayan ve âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir. Ben, bununla emrolundum. Ben Müslümanlardanım! Ey Allah’ım; (bu kurban emri bize) sendendir ve senin rızan için (kurban ediyoruz). Ey Allah’ım! Bunu Muhammed’den ve Muhammed ümmetinden kabul buyur. Sonra Bismillahi, Allahüekber..” diyerek hayvanı kesmişti.
İslam, şefkat ve merhamet dinidir. Bu nedenle kesilecek kurbanlık hayvan incitilmemelidir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.)’in bu konudaki uygulamaları da bize ışık tutacak niteliktedir. Buna göre; Yüce Allah, her şeye güzellikle yaklaşmayı murat etmiştir. Kesilecek hayvan için önceden hazırlık yapılmalıdır. Zira İslam, yapılan işlerin ve ibadetlerin “güzellikle” yerine getirilmesini arzu eder. Buna göre; kurbanlığı bekletmemek, incitmemek, bıçağı keskin hale getirmiş olmak, onu kendisine göstermemek, kesim yerine eziyet vermeden götürmek, yavaşça yatırmak, mümkünse altına yumuşak şeyler sermek, bıçağı süratle çalmak, kesim bitince tamamen ölmeden derisini yüzmemek ve başka bir hayvanın gözleri önünde kesmemek tavsiye edilmiştir.
Kurban Sosyal İçerikli Bir İbadettir
Kurban; Allah’a yaklaşma arzusu ile yapılan mali ve sosyal içerikli bir ibadettir. Az önce ifade edildiği gibi Hz. İbrahim ile Hz. İsmail’in Allah’a karşı verdiği sınavın hatırasını tazelemektir. Aynı zamanda bu ibadetin ruhuna uygun olarak Allah’ın emrine boyun eğmek ve kulluk bilincini yenilemektir. Diğer taraftan kurban kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar. Sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunur ve malını başkasıyla paylaşma imkânını verir. Kim bilir, bir taraftan aylarca et ve protein alamayan kardeşlerimize yardım elini uzatmaya vesile olur. Diğer taraftan da Kur’an-ı Kerim’de ifade edildiği gibi kesen kişi kurbandan elde ettiği manevi ecir ve samimiyetle Allah’ın rızasına ulaşır: “Onların (kurbanların) ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır, fakat O’na sadece sizin takvanız (samimiyetiniz) ulaşır.” (Hac, 37)
Niçin Vekâlet Yoluyla Kurban?
Her yıl ülkemiz ve yurt dışındaki vatandaşlarımız aracılığıyla yüz binlerce kurban kesilmektedir. Bu görevi ifa edenler onu, Allah rızası için ve ibadet amacıyla yerine getirmektedir. Belki de bazıları bu kurbanların değerlendirilmesinde sıkıntı bile yaşamaktadır. Çünkü herkes kurbanını ve etini daha iyi bir ortamda değerlendirmek ister. Özellikle günümüzde şehirlerde yaşayan insanların iş yoğunluğu, hijyenik mekân yetersizliği veya etin yurt içi ve yurt dışında ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması hususunda sıkıntılarla karşılaştığı bir gerçektir. Bu durumda; toplumu din konusunda aydınlatmakla görevli olan Diyanet İşleri Başkanlığı ve bu teşkilatın hizmetlerini desteklemek amacıyla kurulan Türkiye Diyanet Vakfı on beş yıldan beri “Vekâlet Yoluyla Kurban Kesim Projesini” yürütmektedir.
Vekâlet Yoluyla Kurban Kesimi ve Sorumluluk
Kurban bir ibadettir. Kişi isterse bu ibadeti bizzat kendisi yerine getirir. Ancak ihtiyaç ve şartlara göre vekâlet vermek suretiyle de bu görevi ifa edebilir. Şu kadar var ki bu faaliyetin yürütülmesiyle ilgili bazı hususların açıkça belirtilmesinde zaruret vardır: “Zira vekâlet yoluyla kurban kesimi, bir yardım toplama kampanyası değildir ve olmamalıdır. Bu faaliyetin bilincinde olan Diyanet İşleri Başkanlığı ve Vakıf yetkilileri kurbanı bir ibadet anlayışıyla ele almaktadır. Böylece yurt içi ve yurt dışından emanet edilen bütün kurbanlar dinî esaslara uygun olarak, vekâlet verenlerin adına ayrı ayrı ve mutlaka kesilmektedir. Kesilen kurbanların etleri ise; paraya çevrilmeden yurt içi ve yurt dışında, uygun, öncelikli ve ilgili yerlere bağışta bulunanların adına verilmektedir.”
Kurban Etlerinin Değerlendirilmesi ve Dağıtılması
Öncelikle şu hususu belirtelim ki tamamen dinî, hayri ve insani amaçlı olan vekâletle kurban kesim faaliyeti, tam bir sorumluluk anlayışıyla yürütülmektedir. Bu nedenle kurban bedellerini Başkanlığımıza ve Türkiye Diyanet Vakfına emanet edenlerin isabetli bir karar verdiklerini söyleyebiliriz. Zira bu kurbanların bir bölümü Et Balık Kurumu aracılığı ile bir bölümü ise, müftülüklerimizle istişare edilerek ihtiyaç duyulan il, ilçe ve köylerde kesilmektedir. Diğer önemli bir kısmı da yurt dışındaki büyükelçilik, başkonsolosluk, Din Hizmetleri Müşavirliği ve ataşeliklerin sorumluluğunda kesilmektedir.
Buna göre; yurt içinde hazırlanan etler; muhtaçlara, kimsesizlere, öğrenci yurtlarına, Kur’an kursu pansiyonlarına, düşkünlerin yurtlarına ve engellilere selamınızla birlikte teslim edilmektedir. Yurt dışında da aynı anlayış ve sorumluluk çerçevesinde etler taze ve paketlenmiş halde kurban sahiplerinin bir bayram ve kardeşlik armağanı olarak ilgililere yine selam ve dualarınızla birlikte ulaştırılmaktadır. Yeri gelmişken kurbanlarınızın ulaştığı bu kardeş ülkelerin ismini de hatırlatmakta yarar vardır. Bugüne kadar Yüce Allah’ın; “Kurban etlerinden yiyiniz ve fakirlere de yediriniz.” (Hac, 36) emri doğrultusunda birçok ülke ve akraba topluluklarına ulaşılmıştır. Bu ulaşım ve seçimde; açlık, yoksulluk ile iç çatışmaların yoğun olduğu Afrika ve diğer ülkelerdeki kardeş, soydaş ve dindaşlarımıza öncelik verilmiştir. Kurbanlarınızla duaların buluştuğu bu ülkeler; Sudan, Senegal, Etiyopya, Afganistan, Pakistan, Azerbeycan, Kuzey Irak, Türkmenistan, Abhazya, Makedonya, Litvanya, Moğolistan, Beyaz Rusya, Tataristan, Karabay, Balkarya, Karaçay, Çerkezya, Kırım, Kazakistan, Kırgızistan, Arnavutluk, Romanya ve Bulgaristan gibi yerlerdir.
Başkanlık ile vakfın birlikte yürüttüğü bu kardeşlik ve paylaşım merkezli hizmet artarak devam etmektedir. Bu hususta toplumu din konusunda aydınlatmakla görevli olan Başkanlığımıza ve her kademesinde çalışan arkadaşlarımıza önemli görevler düşmektedir. Müftü, vaiz, imam-hatip, Kur’an kursu öğreticisi ve müezzinler bu alanda büyük başarılar sağlayabilir. Yeter ki konuyu halkımıza anlatalım ve onları tam anlamıyla bilgilendirelim. İşte hayırda yarışma. İşte kurbanlarınızla dünyanın öteki yüzüne ve ucuna ulaşma. İşte kardeşlik. İşte sevgi, dostluk ve müstesna bir yardımlaşma örneği. Hali vakti yerinde olan duyarlı ve sorumlu kardeşlerimiz, elimizi çabuk tutalım. Yaklaşmakta olan Kurban Bayramında alacağımız kurbanın bedelini şimdiden hazırlayalım. Tam zamanıdır. Fırsatı kaçırmayalım. Hayra teşvik eden onu yapmış gibidir. Biz de gönüllü olarak akraba, dost, arkadaş ve komşularımızı bilgilendirelim. Onlarla birlikte bu hayır ve dua yüklü kervana katılalım. İyilikte ve takvada yardımlaşalım. Yurt içinde; il, ilçe müftülükleri, Diyanet Vakfı şubeleri, din görevlileri, yurt dışında ise; Din Hizmetleri Müşavirlikleri, ataşelikleri, din görevlileri ve dernek yöneticileri aracılığı ile veya kendimiz doğrudan kurban bedelini, gösterilen banka ve adreslere yatırıp makbuzumuzu almakta gecikmeyelim. Şimdiden bayramınız mübarek olsun. Kurbanınız makbul olsun.
Kurban İbadeti ve İletişim Boyutu
a) İbadet Boyutu
Kurban bayramı, İslâmiyet’in iki büyük bayramından biridir. Ramazan bayramı otuz gün tutulan oruçla irtibatlandırılırken kurban bayramı, adıyla özdeşleştiği “kurban” niyet ve eylemiyle Müslümanlar arasında kutlanır. İslâm inancına göre“Müslüman olmak” bir tercih meselesidir. Dolayısıyla insan hiç de kolay olmayan “imanî” bir olguyu gerçekleştirerek, yaşadığı hayatı bu seçiş çerçevesinde anlamlı hâle getirmek ister.
Eylemlerini formel ve informel ibadetler şeklinde sınıflandıran Müslümanın hayatında kurban formel ibadetler kategorisinde yer alır. Daha başka bir anlatımla, bir Müslümanın gerçekleştirdiği her eylem“ibadet” bilincine dönüştüğü zaman anlam kazanır. Bu sebeple her eylemin, yaratıcının rızasına yönelik olması gerekir. Eylemlere anlam ve lezzet katan “ibadet şuuru” içinde gerçekleştirilmiş olmasıdır. Bu şuurdan uzaklaşan eylemin “lezzet”i olmadığı gibi eylem de ruhsuzlaşır.
Müslüman, bütün yapıp etmelerini ibadet şuuruyla gerçekleştirmeyi yaratıcı ile sözleşmesi sırasında açıklamış, ve bu sözün takipçisi olacağını hür iradesiyle belirtmiştir. İşte bu inanç çerçevesinde maddî bir birikime sahip olan Müslüman bireyin, eylemlerinden biri de kurban ibadetidir. O, ya kurban ibadetini gerçekleştirir ya da maddî imkânlarını iyileştirerek gerçekleştirmeyi kendine amaç edinir. İkinci basamaktan birinci basamağa yükselmek istemesinin amacı, Allah’ın bir buyruğuna daha muhatap olma arzusudur.
b) İletişim Boyutu
Allah sözlerini (ayet) insanlara yönelterek onlarla iletişim kurmayı amaçlamaktadır. İletişim en az iki kişi arasında olacağına göre O’nun bu isteğine insanın cevap vermesi iletişim ortamını hazırlar. İletisine cevap verilmesi konusunda Allah kimseyi zorlamaz. Ancak aynı frekansı yakalayan herhangi bir birey, iletinin kendisine bir mesaj taşıdığına inanır ve bu mesaja cevap vermeyi arzu eder. Dolayısıyla bu isteklerin / isteklilerin çoğalmasıyla büyük bir site oluşur. İmanî (kalbî) ileti, olağan mesajlardan farklı bir özelliğe sahip olduğu için Allah ile insan arasında bir bağın oluşmasını mümkün kılar.
Allah kendisiyle olan bağın daha anlamlı hâle gelebilmesi için diğer bireylerle de ilişki kurulmasını ister. Bu ilişkinin anlaşılır ve gözlenebilir olabilmesi için de onun önüne “model insan”ı çıkartır. Biçimsel olarak diğer insanlardan farksız gibi görünen bu model insanı sevmeyi kendisini sevmekle özdeşleştirir; böylece insan kendine benzeyen model insana yönelir, onu tanımaya çalışır, tanıdıkça, bildikçe daha çok sever ve onunla gönül merkezli bir iletişime girer. Bu bağlamda kendine döner, kendini tanımaya başlar. Kendini tanıdıkça onunla örtüşmeyen davranışlarını terk eder. Böylece bireyler birbirlerine yaklaşırlar, birbirlerini tanırlar ve birbirlerini severler. Onu seven insan onun gibi olan, ona benzemeyi, onun yolundan gitmeyi kendine ilke edinenleri sevmeyi kendine amaç edinir.
Sevmenin elbette bir bedeli vardır. Çünkü bedelsiz sevgi olmaz. Sevgiliyi kendine tercih etmedikçe sevgi gerçekleşmez.Sevenin sevgisine,sevgili karşılık verir. Bir Müslümanın, Allah’a“görüyormuş gibi” inanması, O’nunla arasındaki iletişimin gücünü de ortaya koyar. Bu güç iletişim ağının sağa sola, yukarı aşağı bütün boyutlarını sımsıkı bir biçimde kuşatır. Çünkü yapılan her bir eylemin görünenin ötesinde bir anlamı vardır. Bir kısım insanların görünenin ötesine geçemeyip bazı eylemleri anlamlandıramaması bu yüzdendir. Kurban da bu tür ibadetlerden biridir.
İnsanların bir kısmı kurbanı et veya kavurma olarak görüyor. Dolayısıyla da birkaç gün içinde değişik mekânlarda binlerce hayvanın kesilmesini “vahşet” olarak değerlendirebiliyor. Boşuna denmemiş “Bütün ameller niyetlere göredir” diye. Siz bir şeyi nasıl görüyorsanız, o, sizin gördüğünüzden başka türlü görünmez. Oysa kurbanı bir ibadet şuuruyla değerlendirir ve gerçekleştirirseniz, orada vahşeti, merhametsizliği yaşamanız mümkün değildir.
İnsanlar yaptıkları ya da yaptırdıkları bir işten memnun kaldıklarında karşı tarafı teşekkür etmek veya hediye şeklindeki bir refleksle ödüllendirip, memnuniyetlerini çevrelerine anlatarak,onların “reklam”ını yapmaktan kıvanç duyarlar.Medenî bir atmosferi yakalamış bireyler ya da kurumlar, bu tür refleksleri paradan daha önemli görürler. Böyle bir durumda “müşteri”nin memnuniyeti işi yapan firmanın en büyük kazancı olur. Hatta birtakım firmalar, öncelikle yatırımı böyle bir “güven”e yapmayı daha akılcı bulurlar. İleriyi düşünen meslek sahibi bir insanın da en başta düşündüğü bu tür bir uygulamadır. Aksi ise açık gözlülük, hatta dolandırıcılık olarak değerlendirilir. Nitekim çağı iyi okumuş bir kısım kurum ve kuruluşların, özellikle de son yıllarda halkla ilişkilere önem vermesi bu düşünceden kaynaklanmaktadır.
İnsanlar arasında durum böyleyken Allah’ın bir kulunun kendine yakınlığını, samimiyetini görmezden gelmesi mümkün müdür? Allah en üstün varlık olarak yarattığı insanı çağlar üstüne çıkarmayı istemektedir. “Bana bir adım gelene ben yürüyerek gelirim, bana yürüyerek gelene ben koşarak gelirim” diyen yaratıcı, iyilikte, yardımda asgari şartların aşılmasını öngörmektedir. Allah’ın kuluna karşı yürümesi, koşması ona olan cömertliği, hak ettiğinden fazlasını vermeyi, işini rast getirmeyi, belâlardan korumayı istemesidir. Bunları anlamayan, anlamak istemeyen olmaz mı? Elbette olur. Zaten herkesin aynı seviyede olmaması bu yüzdendir.
Allah’ın bir sözüne daha muhatap olmak isteyen ve bu çerçevede kurbanı bir ibadet olarak gerçekleştirmeye gücü yeten Müslümanın, kurban ibadetini yerine getirmeyi istemekteki halinin ifadesini şöyle okuyabiliriz: “Allahım! Sen bana, sana kul olmanın yanında birçok nimet verdin. Ben onları yiyorum, içiyorum ve kullanıyorum, çoluk çocuğuma da istifade ettiriyorum. Bu kadar nimet karşısında teşekkürden acizim. Senin mesajının muhatabı olmak istiyorum. Sana yakın olmak istiyorum. Sana yakın olmanın yolunun da, senin gösterdiğin yol olduğuna inanıyorum. İşte onlardan biri de bana verdiğin nimetleri diğer kullarınla paylaşmamdır. Benim için kıymetli olan mallarımdan yine senin belirlediğin ölçüler çerçevesinde kurbanımı kesiyorum ve onu fakirlere senin rızanı kazanmak umuduyla ikram ediyorum. Bu nimeti tadamayanların da tatmasını istiyorum. Niyetimi, amelimi kabul et Allahım!”
c) İyilik Boyutu
Yapılacak iyiliğin “iyilik” (ihsan) özelliği taşıyabilmesi için herhangi bir karşılık beklemeden yapılması gerekir. Bu sebeple “iyi insan” daima başkalarına iyilik etme isteği duyar içinde. Kuşkusuz insandaki bu duygu doğuştandır, Allah tarafından verilmiştir. Bu yüzden esas sevilmesi gereken varlık O’dur.
Yaratılanın yaratandan ötürü sevilmesi bu yüzdendir. Eğer bunlar fark edilmez ve bu duyguların doğal gelişimine zemin hazırlanmazsa, sevgi olgusu insanın kendine veya onun yerine geçebilecek başka şeylere döner, bu durumda da bencillik ve benzeri duygular ortaya çıkar. Literatürel ve kalple ilgili olgular göz önüne getirildiğinde öne çıkarılması gereken, Allah’a mesajından dolayı karşılık vermek, nimetinden dolayı karşılık vermekten daha iyidir düşüncesidir. Bütün ibadetlerdeki amacın bu doğrultuda olması gerekir.
Kolay elde edilen, kolay ulaşılabilen bir nimet, onu bu şekilde elde edenler tarafından hiçbir zaman sorun olarak görülmez. Hatta nasıl elde edildiği konusuna da dönüp bakmaz. Bu yüzden birtakım insanî hallerle hallenmedikçe diğer insanları anlamak oldukça güçtür. Hayatın asgari ihtiyaçlarını kolay elde eden biri, daha rafine bir beslenmeyi düşünürken, karnını doyurmak için ekmek bulamayan bir kimsenin en büyük özlemi onu elde edebilmektir. İşte bu anlamda olanla olmayan, tadanla tadamayan insan arasındaki dengesizliklerden biri, kurban sayesinde ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır.
İnsan için et ve et ürünleri dengeli beslenmeyi sağlayan yiyeceklerin başında gelir. İlâhî ve tabii denge, meşrû olan her türlü yiyecekten gıda alarak beslenmeyi öngörür. Ekonomik bir düzey yakalamış insanların beslenmelerinin en önemli kısmını bu tür ürünler oluşturur. Günümüzde et ürünlerine doymuş insanlar başka rafine yiyecekler ararken, onların doyduğunu elde edemeyen, onları canı çeken milyonlarca insan vardır. Yemeden yemiş gibi, tatmadan tatmış gibi olmak herkesin harcı olmadığına, böyle bir durumu kimseden beklemeye hakkımızda olamayacağına göre, herkesin aynı basamakları çıkmak istemesi kadar doğal bir durum yoktur.
Fakir diye adlandırılan insanların en önemli ihtiyacı gıda, yani çoluk çocuğunun beslenme konusundaki ihtiyacıdır. Bu yüzden nefislerin tatmini çok önemlidir. Hiçbir ihtiyaç onun önü ne geçemez, geçmemelidir. Allah bu durumun önemini hatta vehametini bildiği için zekât ve benzeri yardımların yanı sıra kurban ibadetinin gerçekleştirilmesini ister. Bunlar göz önüne getirildiğinde kurbanı bir “kavurma şöleni” gibi düşünmek anlamsız ve yersizdir.
Günümüz Türkiyesi’nde kurban ibadeti, iç ve dış yardımlar açısından önemli bir işlevi yerine getirmektedir. Elbette değişik niyet taşıyan,farklı uygulamalarda bulunan insanlar olacaktır.Sadece bunları göz önüne getirip, kurbanın psikolojik ve sosyolojik yönünü görmemek yanlış olur. Sadece kurban bayramında et yüzü gören, eti tadan ve dolayısıyla nefsini körleten insan sayısı azımsanamayacak kadar çoktur.
Formel ibadetlerdeki çeşitliliğin de herhalde bir sebebi (hikmet) vardır. Müslümanın hayatında bunlar en genel anlamda bedensel bir özellik taşırken, zekât ve kurban gibi ekonomik şartlarla ilgili olanlar da önemli bir yer tutmaktadır. Hem biyolojik hem de psikolojik yönü bulunan insanın gerçekleştirdiği ibadetlerin de benzer özellikler taşıması doğaldır. İslâmiyet,“insan”ı esas alan ve onun ruhen gelişmesini, olgunlaşmasını amaç edinen bir yolun adıdır.Tatmayanın bilmemesi gibi herhangi bir şeyin birden olgunlaşması da tabii oluşuma aykırıdır.
Eylemlerini ibadet bilincine yükseltmiş bir Müslümanın hayatının anlamlı duruma gelebilmesi için elinde bulundurduğu / Allah’ın sınamak için ona verdiği imkânlardan başkalarını da yararlandırması gerekir. Kurbanın özellikle “kurban” olarak anılmasının sebebini, insanın anlamaya çalışması inkârından daha kârlıdır. İlâhî terminolojide yardımın her türlüsünün teşvik edilmesinin yanı sıra, bir kısmının da ismen anılması boşuna olmasa gerekir. Aslında iyilik ve kötülüğün değişkenliği düşünüldüğünde kurbanı anlamakta hiç güçlük çekmeyiz. İbadet niyetiyle ve farklı amaçlarla yapılan yardımlardaki çeşitlilik iletişim mantığının ve olgusunun doğal bir sonucudur.
d) Estetik Boyutu
1. Üslûp estetiği
Kurban kesmeyip onu yardıma dönüştürmek uygun olur mu? Söz gelimi onun parasını Müslüman bir fakire vermek gibi. Kur’an’da kurbanla ilgili yerlerde “kurban kesiniz veya yardım ediniz” gibi iki anlamlı bir ifade söz konusu olmadığına göre bu soruya olumlu cevap vermek mümkün değildir. Allah yapılmasını istediği ibadetin özellikle adını belirtmiştir. Diğer yandan da insanların birbirlerine yardım yapmasına engel bir durum söz konusu değildir. İstenilen zamanda istenildiği miktarda yardım yapılabilir. Bu durum kişilerin bireysel tercihidir.
“Mümin olma” iddiasında olan ya da mümin olduğunu öncelikle Allah’a ve sonra da insanlara deklare etmiş bir müminin yapması gereken, bu yöndeki sözünün gereğini yerine getirmesidir. Her niyet ve onun bir sonucu olan her eylem kendi bağlamında güzeldir. Dolayısıyla bir şey başka bir şeyin yerine geçemez. Çorba içildiği zaman su içilmiş olmaz. Yapılan her eyleme ibadet bilinci kazandırılır, hatta kazandırılması gerekir; ancak işlerinizi bu şuurla yaptığınız zaman bir ibadeti gerçekleştirirsiniz, fakat namaz kılmış olmazsınız. Çünkü namazın kılınmış olabilmesi için, o eylemin gerçekleştirilmiş olması gerekir.
Sadece kurbanla ilgili değil hayatın her alanında kanun ve kural koyucunun aksine, kuralları bireyler kendilerine göre belirlemeye kalkışırlarsa orada kaos meydana gelir. Bu durum tabiattaki düzende, devletlerin yapısında, çeşitli kurum ve kuruluşların işleyişinde olduğu gibi, dinin gereklerini yerine getirmede de öyledir. Bir zaman gelir, vergisini vermekle yükümlü olan vatandaş “Devletin vergiye ihtiyacı kalmadı” ya da “Verdiğim vergiler isabetli yerlere gitmiyor, öyleyse verilmesi gereken yerlere kendim vereyim” demeye başlar. Oysa hayatın her alanında ince bir ayar vardır. Bunların anlaşılabilmesi için, tabii oluşuma uygun olarak yorumlanması gerekir. Söz gelimi, insanlar yer altı ve yer üstü araştırmaları yapmadan, görünümünü beğendikleri mekânlara sorumsuzca yerleşmenin bedelini, doğanın dengesini bozmak suretiyle ağır bir biçimde ödemektedir.
Kurban ibadeti, farz vâcip veya sünnet gibi kavramlarla ifade edilmesiyle değerinden, öneminden bir şey kaybeder mi? İnsanın, Allah’ın mesajına karşılık vermek istemesi, görünenin ötesindeki bir hadise midir? Bir tarafta Hz. Peygamber’in hayatı, “Kur’an’ın ete kemiğe bürünmüş şeklidir” diye ifade edilirken, diğer tarafta herhangi bir Müslümanın gerçekleştireceği bir eylemin “sünnet” çerçevesinde düşünülmesi onun önemini azaltır mı?
Model insan olan Hz. Peygamber’in, kurbanını bayram namazından önce kesen birine, namazdan sonra kesmesi konusunda uyarısı söz konusuyken ve kendisinin de kurban kestiğine dair bilgiler mevcutken, onun yolunu benimsediğini söyleyen bir Müslümanın farklı bir biçimde davranması ne kadar doğru bir davranış olur? Bu durum Allah’ın, “O her ne getirdiyse alınız,uyunuz” ilkesine de aykırı olmaz mı? İletiye muhatap olan insanın duraksaması, iletişim kopukluğuna sebep olduğu gibi sağlıklı bir iletişim ortamının oluşmasına engel olur.
Müslüman, işini bilerek ve en iyi bir biçimde yapan, başkalarının haklarına dikkat eden ve onları gözeten kimsedir. Hz. Peygamber’in iman,İslâm ve ihsan kavramlarını birlikte anmasının Müslümanı tanımlama açısından önemi büyüktür. Müslümanın gerçekleştirdiği eylemlerin, imanî bir boyut kazanabilmesi için yapacağı işi iyi bilmesi kadar güzel yapması da önemlidir. Çünkü Allah yarattığı her şeyin ihsan özelliğine sahip olduğunu bildirmektedir. Bir eylemin farz olması onun yapılması açısından asgari şartıdır. İnsan hayatının anlam kazanabilmesi için de“zorunluluk” sınırının ötesine geçmesi gerekir.Böyle bir durum da kültürü, anlayışı, sevgiyi ve aşkı beraberinde getirir.
Biyolojik bir varlık olarak insanın birtakım zorunlu ihtiyaçları vardır: Yemek, içmek, giyinmek,çoğalmak gibi. Bunları karşılama konusunda zorunluluk sınırı aşıldığında insan oluş süreci başlar, çünkü bu anlamdaki ihtiyaçlar insanın biyolojik yönünün gereksinimleridir. Farz diye nitelenen durum da bundan farklı değildir. İnsanî olguyu gerçekleştirmiş bir Müslüman için farzlık,vâciplik bu bağlamda değerlendirilir. Müslümanın estetik kaygısı bu sınırın aşılmasıyla kendini belli eder, dolayısıyla her eylemi güzeldir, güzel olmak durumundadır. Güzelliğin taklidi güzellik hazzını vermez. Farz, vâcip, sünnet gibi kategorik ayırımlar ona ihtiyaç duyanlar içindir. Hz.Ali’nin dediği gibi, “İnsanlar işlerini ihsan ile yapmalarına göre değer kazanırlar.”
İster formel ister informel ibadet olsun bütün eylemlerde farz olan asgari ölçünün ötesine geçilmesi gerekir. Bu durum bir sevgi işidir, şevk işidir. Yapılan eylemin hazza dönüştürülmesi,heyecan duyulması insan olmanın ve Müslüman olmanın önemli bir göstergesidir. Günah işleyenin günahından haz aldığı bir realite iken, bir Müslümanın yaptıklarından zevk almaması düşünülemez.
2. Yöntem Estetiği
Bugün Türkiye’de özellikle de büyük şehirlerde kurbanın kesim biçiminde ciddi sorunlar vardır. Bu ibadetin yerine getirilmesi kadar yöntemleri de önemlidir. İmanî bir görevin ifası özellikle edebi zorunlu kılar. Her alandaki bozulmaya paralel olarak bu konuda da birtakım gevşemelerin olduğu görülmektedir.
Türkiye’de özellikle dar çevrelerde kurbanlıklara karşı olağan üstü bir duyarlılık söz konusudur. Kurban bayramından önce temin edilen ya da var olanlar içerisinden ayrılan kurbanlığın evdeki bakımı apayrı bir özellik taşır. Sabah kalkılır kalkılmaz onun ihtiyaçları karşılanır, küçük çocuklar kendi yiyeceklerini onunla paylaşırlar. Hatta annelerinden gizli olarak temin ettikleri yiyecekleri de götürüp ona verirler. Ev halkından biri gibi kucaklanır, öpülür, sevilir. Kesim vaktine kadar ona karşı ilgi bütün yoğunluğu ile devam eder. Kurban kesime hazırlanırken de oyunun bir parçası gibi gözleri bağlanır ve hüzünlü bir atmosfer içinde kesim gerçekleştirilir. Çocuk onun kesimini vahşet olarak görmediği gibi korkmaz da. Kesilmeden önceki özen, kesilirken de gösterir. O herhangi bir hayvan değildir,“mübarek bir hayvandır.” Allah’ın onlara bir lütfudur, eti de komşularla, fakirlerle, misafirlerle cömertçe paylaşılır. “İnsan olma” basamağını aşmış bir Müslümanın kurbana bakışı işte bu duygusallık ortamında gerçekleşir. Kurban merhametin, paylaşmanın, acımanın doruk noktasını oluşturur. Bu ibadet sayesinde bütün insanî duygular iç içe yaşanır.
Son yıllarda şehirlerin büyümesi, kalabalıklaşması ve insanların eğitim düzeylerinin yükselmesiyle geçmişten getirilen birtakım eylemlerin sorgulanmaya başlandığını görüyoruz. Bunlardan birisi de özellikle büyük şehirlerde kurbanlıkların kesim biçimidir. Küçük yerleşim birimlerinde insanları rahatsız etmeyen bir hareket, büyük şehirlerde rahatsız edici bir boyut kazanabilmektedir. Söz gelimi kurbanlıkların şehir merkezlerinde dolaştırılması yüzünden onların kokuları ve rastgele yerlere pislemeleri insanları rahatsız etmektedir. Hatta hiç de hoş olmayan manzaralarla karşı karşıya kalınmaktadır.
Kurban ibadeti maddî ve mânevî bütün oluşum ve yönleriyle insanın Allah ile, insanın insanla, insanın kurbanla, insanın kurbanlıkla iletişimini sembolize eden bir ibadettir. Mümin ve Müslümanın yüzünün ak olabilmesi için bu iletişimi akıllı ve şevkli bir hâle dönüştürmesi gerekir.
Kurban Ne zaman kesilir ? Bayramin dördüncü günü kesilirmi ?
Kurban ne zamana kadar kesilir, Kurbanın en son kesim zamanı, Bayramın 4. günü kurban kesilirmi
Kurban ne zamana kadar kesilebilir
Sual: Kurban ne zamana kadar kesilebilir?
CEVAP
1- Kurban, bayramın üçüncü günü, güneş batıncaya kadar kesilebilir. Bayram namazından önce kesilmez.
2- Cuma kılınmayan mezra denilen küçük köylerde, fecirden sonra, bayram namazından önce de kesilebilir. Gece kurban kesmek caiz ise de mekruhtur.
3- Şafii’de, bayramın dördüncü günü de, kesilebilir. Birçok kimsenin vekili olan, bir mazeretle bayramın üçüncü günü de kurbanları kesememişse, Şafii’yi taklit edip, dördüncü günü de kesebilir.
4- Nafile, akika ve adak hayvanı, her zaman kesilebilir. Fakat bayramda kesilmesi iyi olur.
5- Bayram Cumaya rastlarsa da, kurban, bayram namazı kılındıktan sonra kesilir.
6- Kurban bayramının üçüncü günü fakir olacağını veya sefere çıkacağını bilene, ilk günü kurban kesmek vacib olmaz. Keserse vacib olarak eda etmiş olur.
7- Fakir, bayramın ilk günü bir koç alıp kestikten sonra, üçüncü günü zengin olsa, iade gerekmez. Vacib yerine gelmiş olur. Üçüncü günü zengin olacağını bilenin de, ilk günü kurban kesmesinde mahzur yoktur.
Sual: Gece kurban kesmek caiz midir?
CEVAP Mekruhtur. İhtiyaç veya zaruret olmadan kesilmez. Gündüz kesme imkanı bulunamamışsa, ertesi günü kesme imkanı da yoksa gece kesmek caiz olur.
Kurban, üçüncü günü akşam ezanına kadar kesilir. Daha sonra kesilmez. Bu vakte kadar herhangi bir sebeple kesilememiş olan kurbanı kesebilmek için Şafii mezhebi taklit edilerek gece veya ertesi gün yani dördüncü gün de kesilebilir. Böyle durumlarda mekruh da olmaz. Ancak, bir ihtiyaç olmadan Şafii mezhebi taklit edilemez.
Sual: Kurban eti paylaşılırken dikkat edilecek hususlar nelerdir?
CEVAP
Şunlara dikkat etmelidir:
1- Eti tartıp, eşit olarak paylaşmak gerekir. Tartmadan bölüşüp helalleşmek caiz olmaz. Altı kişiden dördüne etle birlikte bir bacak, beşinciye etle birlikte derisi, altıncıya etle birlikte başı verilirse, tartmadan paylaşmak caiz olur. Yedinciye bir şey koymak gerekmez. Eğer ortak dört kişiyse birer ayak koymak da yeterlidir, beş kişiyse birine de baş veya deri konur. Yağ, sakatat ve yenilen her şey paylaşılır.
2- Kurbanın etini eşit olarak tarttıktan sonra, paylaşmak için kur’a çekmek iyidir. Bir malı, ortaklar arasında taksim etmek için, kur’a çekmek caiz ve sünnettir.
3- Kurban eti tartılmadan paylaşılıp, biri diğerine, mendil, defter, kalem gibi bir şey verse, paylaşma sahih olur.
4- Taksim etmeden etin bir kısmını pişirip, ortakların müşterek yemeleri caizdir.
5- Yedi kişi, kurbanlık ineği birisine teslim edip, (Kesmeye, kestirmeye, etini dilediğin gibi sarf etmeye, seni umumi vekil ettik) deseler, umumi vekil olan bu kimse, bölüştürmeden eti dağıtabilir. Tamamını kendisi alabilir veya herhangi bir kimseye de verebilir.
6- Mutfakları bir olan baba oğlun, karı kocanın ortak olarak kestikleri kurbanı, tartıp paylaşmaları gerekir. Yahut 5. maddedeki gibi, birisi umumi vekil olursa, tartmaya gerek kalmaz.
7- Müslüman bir kimsenin kesip, gayrimüslimin yüzdüğü kurbanın etini yemek caizdir.
8- Kurbanın ve her hayvanın şu yedi yeri yenmez: Akan kanı, zekeri, husyeleri [koç yumurtası denilen yerleri], bezleri [guddeleri], safra kesesi, dişi hayvanın önü ve idrar kesesi [mesanesi].
9- Ölü mü, diri mi olduğu bilinmeyen hayvan, kesilince kan çıkar ve hareket ederse, eti yenir.
10- Kurban etini, kesen de yiyebilir. Fakir zengin herkese de verebilir. Etin üçte birini evine, üçte birini komşulara, gerisini fakirlere vermek müstehabdır. Hepsini fakirlere de verebilir.
11- Kurban etini, evinde 3 günden fazla bırakabilir. Kurban sahibi zengin değilse, çoluk çocuğunun et ihtiyacını karşılamak için hepsini evinde bırakabilir.
12- Hayvan kesildikten sonra eti telef olsa [mesela yansa, köpekler yese] vacib sakıt olur. Tekrar kesmek gerekmez. Kan akıtmakla vacib yerine gelmiştir.
13- Kurbanın hiçbir yeri satılmaz. Eğer bir kısmı satılırsa, satılan kadarının bedelini sadaka olarak vermek gerekir; fakat kurbanın etiyle yenecek bir şey alınıp yense, o miktarı sadaka etmek gerekmez.
14- Kurban derisi namaz kılan fakire verilir. Ne yapıldığı bilinmeyen yerlere vermemelidir. Evde de kullanılabilir. Parayla satılmaz. Derisi, eti satılırsa, parası fakirlere sadaka olarak verilir. Yahut devamlı kullanılacak bir şey karşılığı da satılabilir.
15- Ortaklardan birisi kurban kesmeden ölse, hissesi mirasçılarına verilir.
16- Karnı yarılıp, yavrusu çıkarıldıktan sonra, o yara sebebiyle ölürken kesilen koyun yenmez.
17- Canlı hayvanın her parçası haramdır. Kesildikten sonra, kendine zarar vermeyen kimsenin pişirmeden yemesi caizdir. [Mesela çiğ köfte, sucuk ve pastırma yemekte mahzur yoktur.]
18- Makam sahibine saygı için kesilen hayvan leş olur. Sırf ona saygı için hayvan kesmek caiz değildir. (Eğer falanca zat gelirse, Allah için bir hayvan keseceğim) derse, o zat gelince kesilir. O hayvan adak olduğu için, etinden kesen ve zenginler yiyemez; fakirlere verir. Yolcuya, misafire veya bir makam sahibine, saygı için değil, yedirmek için hayvan kesmek caizdir.
Kurban etini taksim ederken
Sual: Bir evde, bütün aile fertleri için ortak kurban kesilse, kurban eti eve geldikten sonra, taksim edilmeden, herkes hissesini hediye etse, taksime gerek kalır mı?
CEVAP
Böyle yapmak faiz olur, haram olur. Her parçanın yanına ayak, baş ve deri konursa tartmadan taksim yapılması caiz olur. Mesela 7 ortak varsa, dört kişinin hissesine birer ayak konur, birinin yanına baş konur, birininkine deri konur, biri de ötekilerden farklı olur yani boş olur. Eğer ortak dört kişi ise birer ayak koymak da yeterlidir, beş kişiyse birine de baş veya deri konur. Veyahut ortakların her biri diğerine, mendil, defter, kalem gibi bir şey verirlerse yine paylaşma sahih olur.
Eğer alırken, (Allah rızası için bayram kurbanımı almaya, aldırmaya, kesmeye, kestirmeye ve etini dilediğin şekilde sarf etmeye seni umumi vekil ettim) diyerek birisine umumi vekalet verilseydi, hiç dağıtmadan da o vekil etin hepsini eve bırakabilirdi.
Dilenciye et vermek
Sual: Ortak kurbanın başını veya ciğerini ortaklar, dilenciye verse, kalanını taksim caiz mi?
CEVAP
Evet, caizdir.
Tartmadan kurbanı paylaşmak
Sual: Kurban eti tartılmadan paylaşılıp, her biri diğerine, mendil, defter, kalem gibi bir şey verse, paylaşma sahih olur mu?
CEVAP
Evet, sahih olur. Yahut yedi kişiden dördüne etle birlikte birer bacak, beşinciye etle birlikte derisi, altıncıya etle birlikte başı verilirse, tartmadan paylaşmak caiz olur. Yedinciye bir şey koymak gerekmez.
Sual: Aynı aileden olan kızı ve torunları 5 kişi kurban için bir sığır satın alıyorlar. Bu kurbana sonradan 7 hisseye tamamlamak için, nine ve dedelerini de ortak ediyor fakat onlardan para almıyorlar. Yalnız kestikten sonra, pay edip parayı veren kız ve torunları 5 hisse olarak pay ediyorlar. Bu şekilde dede ve ninelerini de kurban sevabından yararlandırdıklarını söylüyorlar. Bu şekilde olan bir kurbanda 7 kişiye paylaştırılması mı gerekir yoksa onların yaptığı gibi 5 pay olarak ayrılabilir mi? Dede ve ninelerinin "kanına kurban" olarak girdiklerini söylüyorlar.
CEVAP
Beşe bölünmez yediye bölünür. Dede ve ninelerinin "kanına kurban" olarak girdiklerini söylemeleri uygun değil. Etlerini almayabilirler ama normal kurbana girerler. Parasını kim verirse versin önemi yok.
Sual: Kurbanlık bir dana aldığımızda, bu danadan 4 pay vacib kurbanı, 3 pay kurban adağı olacak şekilde paylaşabilir miyiz? Bu şekilde adak ve kurban borçlarımızı ödeyebilir miyiz?
CEVAP
Evet ödemiş olursunuz.
Sual: Ben 3 pay adak, 1 pay vacib, annem, 1 pay vacib, kardeşim 1 pay vacib ve hanım 1 pay vacib, kurbanımızı almaya karar verdik. Bu kurbanı kesip dağıtırken adak olan kısmını nasıl, vacib olan kısmını nasıl ayırmalıyız?
CEVAP
Herkes payını alır. Siz üç pay alacağınıza göre sizinkiler adak, ötekiler vacib kurbandır. Siz adakları istediğiniz fakirlere verirsiniz.
Sual: 300 lira ben, 900 lira da arkadaş katıp bir inek aldık. Eti, para nispetinde mi paylaşmak gerekir?
CEVAP
Evet.
Sual: Kurbanlık ortak inek alırken arkadaş eşini de kattı. İneğe 1200 lira verdik. 600 lirasını o, diğer yarısını da ben verdim. Ancak eti nasıl paylaşılır?
CEVAP
Etin yarısı sizindir. Kalan yarısını da arkadaşınız, hanımı ile paylaşır.
Sual: Kurbanı henüz bölüşmeden, bir kısmını tartıp ortaklara vermek caiz mi?
CEVAP
Evet.
Sual: Birkaç kişi ortak olarak aldığımız ineği, kurban ettikten sonra, etini tartarak paylaştırmak şart mı? Göz kararı ile paylaşıp helalleşmek kâfi gelir mi?
CEVAP
Hayvan, kesilince kurban edilmiş olur. Ancak eti dinimizin bildirdiği şekilde paylaşılmazsa, haram işlenmiş olur. Paylaşmadan, hediye etmek de caiz olmaz. Tartmadan paylaşılırsa faiz olur. Göz kararı ile paylaşmak kâfi gelmez. “Hakkımı helal ettim veya sana hediye ettim” deseler de caiz olmaz.
Faiz olmaması için eti tartmalı, eşit olarak paylaşmalıdır.
Taksimi mümkün olan bir şeyde, ortak olanların hisselerini ayırmadan önce, hiç kimseye hediye etmeleri de caiz değildir. Her birine et ile birlikte deri veya bacak yahut baş verilirse, tartmadan paylaşmak caiz olur. Bunun için deri ortağın birisine, bacaklar dört ortağa, baş da ortağın birisine verilir. Kuyruk, ciğer, işkembe, böbrek gibi organların hepsi bir kişiye veya hepsine paylaştırılabilir. Yani bunların etten ayrı özelliği yoktur. Yahut her biri diğerlerine bir defter, ikincisi bir mendil gibi şey de verirse tartmak gerekmez.
Sual: Kurban etini kavurma yaparak saklamak günah mıdır? Kurban eti üç günden fazla evde bırakılmaz mı?
CEVAP
Kurban etini üç günden fazla saklamanın mahzuru yoktur. Etin üçte birini eve ayırıp, üçte birini komşulara, gerisini de fakirlere vermek müstehaptır.
Kurban nisabına malik bir kimse, geliri ile güç geçiniyorsa, etin hepsini kavurma yapıp, birkaç ay et parasından biriktirerek gelecek yılın kurban parası olarak saklaması ve böylece kurban kesme sevabından mahrum kalmaması çok iyi olur.
Sual: Kurban bayramında çocuğunu sünnet ettiren kimsenin, kurban etinden misafirlere ikram etmesi caiz midir?
CEVAP
Kurban etini, sünnet merasiminde misafirlere ikramda mahzur yoktur.
Sual: Geçen yıl kurbanlık bir boğa, kesilirken kaçıp sokakta birçok şeye zarar verdiği için kurşunlanmıştı. Ayağı da kırılmıştı. Ancak ölmeden önce kesilmişti. Bunun eti yenir mi ve kurban sahih olur mu?
CEVAP
Ölmeden önce kesildiği için eti yenir ve kurban da sahih olur.
Sual: Akika, vacib ve adak kurbanı için hisseye giren bir kimse akika ve adak kurbanı hisselerine ait payları aile olarak yiyebilir mi?
CEVAP
Adaklar yenmez. Fakirlere dağıtmak gerekir. Akika yenir.
Sual: Fakir, ölen babası için bayramda kestiği kurbandan yiyebilir mi?
CEVAP
Yiyebilir. Yalnız adak yenmez.
Sual: Kurban adayan, bayramdan önce kesse, sonra da bayramda kesileceğini öğrense, bayramda da keseceği için bunu yiyebilir mi?
CEVAP
Evet.
Sual: Kurban etini yemek için bekletmek lazım mı?
CEVAP
Kesilir kesilmez yenilebilir. Bir iki gün bekletilirse et tatlılaşır.
Sual: Kestiğimiz kurbanın etini veya bir sadakayı kötü kimselere vermek caiz midir?
CEVAP
Caiz ise de, iyi kimseleri tercih etmek gerekir. Kesilen kurban, verilen sadaka, yapılan her iyilik çeşitli belaları önler. Sadakanın fazileti çoktur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Suyun ateşi söndürdüğü gibi, sadaka da günahları yok eder.) [Tirmizi]
(Sadaka, kabir azabından korur. Kıyamette de sahibini himayesi altına alır.) [Beyheki]
(İyilik ömrü artırır, sadaka günahları giderir ve kötü ölümden korur.) [Taberani]
Malı çok olup da zekat, sadaka vermeyen kimse, sıkıntı içinde yaşar. Hadis-i şerifte, (Gerçek fakir, malı olduğu halde sadaka vermeyendir) buyuruluyor. Az da olsa vermeye alışmalıdır! İmam-ı Şafii hazretleri, (Almayı seven, vermekten hoşlanmayan kimselerle arkadaşlık etmek uygun değildir) buyuruyor. Peygamber efendimiz yemin ederek, (Sadaka malı eksiltmez, sadaka vermekle mal eksilmez) buyuruyor. Sadaka verenin malının bereketi artar. Az malı çok iş görür. Hadis-i şerifte, (Gizli-açık çok sadaka verin ki rızkınız bollaşsın, yardıma mazhar olasınız ve duanız kabul edilsin) buyuruluyor. (İbni Mace)
Sual: Hacca gidenler kurbanlarını kestirdikten sonra, suudiler kurbanları toprağa gömüyorlarmış. Yalnızca kurban kesilip eti kimseye verilmeyip atılırsa, kurban ibadeti yerine getirilmiş olur mu?
CEVAP
Kurban etini başkalarına verme mecburiyeti yok, mecburiyet kanın akmasıdır. Suudiler yani vehhabiler bütün ehl-i sünnet müslümanlara müşrik yani kâfir diyor ve müşrikin kestiği yenmez diyor, onun için toprağa gömüyorlar. Şimdi Afrika’ya ve başka ülkelere götürüldüğünü duyduk.
Sual: Kurbanı kesince karnından yavru çıkınca ne yapılır?
CEVAP
Kurbanı kesince, hayvandan çıkan yavru diri ise, yenmesi için, ayrıca kesmek gerekir. Fakat kurban sahibi yavrunun etinden yemez, yerse kıymetini fakire sadaka olarak vermesi gerekir. Yavruyu diri olarak tasadduk etmek müstehaptır. Kurbanın karnından çıkan yavru, ölü ise yememeli.
Sual: Kurbanlık hayvana sövünce, o hayvanın eti yenir mi?
CEVAP
İnsana, hayvana ve hele cansıza kızıp sövmek doğru değildir. Hadis-i şerifte, (Öfke imanı bozar) buyuruldu. Öfkesini yenen Cennetle müjdelenmiştir. Her ne kadar bir hayvana sövmek uygun değilse de, böyle bir hayvanı kesmek, kurban etmek ve etinden yemek caizdir. (Hadika)
Ortakların hissesi
Sual: Üç ortak, 350 lira vererek bir inek satın alıyorlar. Biri 50, ikincisi 100, diğeri de 200 lira verse, kurbanın eti nasıl paylaşılır?
CEVAP
Herkes, verdiği para kadar hisse alır. Kurban yediye bölünür. 50 lira veren bir hisse, 100 lira veren iki hisse, 200 lira veren de dört hisse alır. Bu kurbanın eti 3,5 hisse de yapılabilir. Birinci ortak yarım, ikincisi bir, üçüncüsü de iki hisse alır. En düşük olanın hissesi yedide birden aşağı olmadığı için, böyle ortaklık sahih olur
Sual: Kurban kesildikten sonra namaz kılmak gerekir mi?
CEVAP
Kılmak gerekmez. Ancak kurban kesildikten sonra, dünya kelamı konuşmadan iki rekat nafile namaz kılmak iyi olur. Namazdan sonra, kurban kesilirken okunan duayı okumalı ve Ya Rabbi, İbrahim aleyhisselamın kurbanını kabul ettiğin gibi, benim kurbanımı da kabul eyle demelidir!
Kurban keserken okunacak dua şöyledir:
(Bismillahi vallahü ekber, la ilahe illallahü vallahü ekber, Allahümme haza minke, inne salâti ve nüsüki ve mahyaye ve memati lillahi Rabbilalemin, la şerike lehü, bizalike ümirtü ve ene evvelül müslimin)
Sonra da dileğini ister. Bu durumda istenen şeye kavuşulacağını Peygamber efendimiz bildirmiştir.
Sual: Hayır kurumlarına verilen kurban vekaletlerinde namazını ne zaman kılmak uygundur?
CEVAP
Namaz kılmak lazım değildir. Kılınırsa iyi olur. Kurban kesildikten sonra kılınır. Bunun için kurbanın ne zaman kesildiği bilinmiyorsa, bayramın üçüncü günü kılınabilir
Sual: Ölü için kesilecek kurbanda aranan şartlar nelerdir?
CEVAP
Maddeler halinde bildirelim:
1- Sevabını ölüye göndermek için kesilecek kurban da, her kurban gibi, yalnız Allah rızası için kesilir. Kesilen kurbanın sevabı, ölüye ve ölülere gönderilebilir. Farz olsun, nafile olsun, herhangi bir ibadeti yaparken veya yaptıktan sonra, sevabı, ölü, diri herkese hediye edilebilir. Namaz, oruç, hac, umre, sadaka, Kur'an-ı kerim okumak, evliyanın kabrini ziyaret, kurban, zikir gibi ibadetlerin sevabları başkasına hediye edilebilir. Hediye edenin kendi sevabından hiç azalma olmadan, bütün müminlere de sevabı erişir. Yani sevab, hediye edilen kimselere, taksim edilmeden, her birine bütünü kadar erişir.
2- Bir kurban kesip, sevabını ölü diri bütün Müslümanlara göndersek, hiç eksilmeden herkese birer kurban sevabı gider. Bu Allahü teâlânın bizlere bir lütfudur. Onun için, kazandığımız sevabları ölü diri bütün Müslümanlara bağışlamalıyız.
3- Resulullah efendimiz için de kurban kesmek, müstehabdır ve çok sevabdır. Resulullah efendimiz iki kurban keserdi. Biri kendisi için, biri de ümmeti için idi. Kestiği iki kurban için, (Biri kendim ve evlatlarım için, biri de kurban kesemeyen ümmetim için) buyururdu. Resulullah efendimiz, Veda haccına giderken yüz kurbanlık deve götürdü. 63’ünü kendi kesti. Sonra bıçağı Hazret-i Ali'ye verdi. Geri kalanı o kesti. Böylece 63 yıl yaşayacağına işaret etmiş oldu. Peygamber efendimiz için kurban keserken, (Allah rızası için kurban kesmeye ve sevabını Resulullah efendimize hediye etmeye) diye niyet edilir.
4- Bir kimse, biri adak, biri akika, biri vacib olan bayram kurbanı, biri nafile, biri ölü için, biri de Peygamber efendimiz için kurban kesmek istese, bir inek alıp kesebilir.
5- Kurban kesemeyen Müslüman, ölürken, bıraktığı maldan kendi için kurban kesilmesini vârisine vasiyet ederse, vasiyet edilen kurban, bayram günleri kesilir. Bunun etinden, kesen kimse, fakir olsa da yiyemez. Etinin hepsini fakirlere vermesi gerekir.
6- Vasiyet etmemiş ölü için, vârisi veya başkaları, her zaman kendi malından hayvan kesip sevabını ölüye hediye edebilir. Sevabı, kesenin olur. Bunların etinden, kesen de yiyebilir.
7- Sevabı ölüye gönderilecek olan hayvan, her zaman kesilir.
Kurban demek, bayramın ilk üç gününde zengin için vacib, fakir için ise nafile olarak kesilen koyun, keçi, sığır veya deve demektir. Kurban adayan kimse, bayramın ilk üç günü içinde keser. Bundan sonraya kalırsa, mevcut ise, diri olarak sadaka verir. Adak kurbanı, bayramın ilk üç gününde kesilmesi lazımdır. Bu günler gelmeden önce kesilirse, kurban olmaz ve adak yerine getirilmiş olmaz. Adak kurbanı, belli üç günde kesilemedi ise, altın, gümüş olarak değeri veya diri olarak kendisi fakirlere verilir.
Belli üç günden sonra kesilip de, eti fakirlere dağıtılırsa, etin değeri, diri kurban değerinden az olmamalıdır. Az olursa, aradaki fark kadar para da dağıtılır. Kurban denmeden adanırsa, mesela bir koyun keseceğim denirse, gün ve yer belli etse de, kurban bayramı günleri dâhil, istediği zaman ve istediği yerde kesebilir
Sual: Akika kurbanı nedir?
CEVAP
Akika, çocuk nimetine karşılık, Allahü teâlâya şükretmek için hayvan kesmektir. Akika hayvanı, kurbanlık hayvan gibi olmalıdır.
Sonra da kesilebilir. Her zaman kesilebilir. Kurban bayramında da kesilebilir. Resulullah efendimizin nübüvvetten sonra, kendisi için akika kestiği (Şir’a)da yazılıdır.
Akika kurbanı akikanın adı olduğu için akika kurbanı denilince kurbanda kesilmesi lazım değildir. Onu da kurban olarak söylenirse o zaman kurbanda kesmek gerekir. Akika kurbanını kurban edeceğim derse kurbanda keser.
Akika, çocukları belalardan, hastalıklardan korur. Kıyamette, anaya, babaya, ayrı bir şefaat ederler. Erkek çocuk için iki, kız çocuk için bir akika hayvanı kesilir. Kesilen akikadan kendisi ve zengin fakir herkes yiyebilir, pişmiş veya çiğ olarak zengin fakir herkese verebilir.
Akikayı kesmeyip bedelini fakire tasadduk etmek, akika yerine geçmez. Akika bedeli kadar din kitabı tasadduk etmek, akika yerine geçmez.
Şefaat etsin diye ölmüş çocuk için, torun için, hatta yaşlı kimse, kendisi için de kesebilir. Peygamber efendimiz de, kendisi için akika kesmiştir. Bunun için hangi mezhepten olursa olsun, herkesin akika kesmesi çok iyi olur.
Adak, akika veya ölüler için kesilecek kurban da, ilim neşri ile meşgul bir vakfa kestirilebilir. Böylece ilim neşrine katkımız olduğu için farz sevabı alırız. İlim tahsili yapılan yerlere, zekat, fıtra, adak, akika veya sadaka şeklinde yapılan yardım, insanı kazalardan, belalardan korur. Dünyada, sıhhat ve afiyet içinde bir ömür sürmeye sebep olur. Ayrıca farz olan ilim yayma sevabına kavuşulur.
Sual: Ölmüş olan çocuk için de akika kesilir mi?
CEVAP
Kesilirse iyi olur, şefaat etmesine sebep olur.
Sual: Akikayı kesmeyip, bedelini fakire tasadduk etmek, akika yerine geçer mi?
CEVAP
Hayır geçmez. Ancak farz olan ilimleri neşreden kurumlara vermek caiz olur. Çünkü akika müstehabdır, ilim neşri ise farzdır. Farz, müstehaba tercih edilir.
Sual: Çocuk nimetine karşılık, Allahü teâlâya şükretmek için, kesilen akika hayvanı, çocuk baliğ olduktan sonra da kesilebilir mi?
CEVAP
Evet, kesilebilir. Hatta şefaat etsin diye ölmüş çocuk için yahut yaşlı kimse, kendisi için de kesebilir. Peygamber efendimiz de, kendisi için akika kesmiştir. Bunun için herkesin akika kesmesi çok iyi olur.
Sual: Çocukları belalardan, kazalardan korumak maksadıyla, erkek çocuk için, iki akika hayvanı kesmek gerekiyor. Durumu müsait olmayan kimse, bir tane de kesse mahzuru olur mu?
CEVAP
Fakir olan, bir tane de kesebilir. Yahut ikincisini daha sonra da kesebilir. Yani ikisini aynı anda kesmesi şart değildir.
Akika kurbanı
Sual: Akika kesmek isteyen kimse, (Allah rızası için akika kurbanı keseceğim) dese, kurban kelimesini kullandığı için kurban bayramında mı kesmesi lazımdır?
CEVAP
Akika kurbanı, akikanın adı olduğu için, akika kurbanı denilince kurban bayramında kesilmesi gerekmez. Eğer (Allah rızası için akika hayvanını kurban edeceğim) denirse, o zaman kurban bayramında kesmek gerekir
Sual: Emekli kimse, üç ayda bir nisabın üstünde maaş alıyor. Maaşı alınca zengin oluyor. Ancak ay sonuna kadar parayı zor yetiriyor. Kurban kesmesi gerekir mi?
CEVAP
Nisabın üstünde para alıp hemen harcamazsa, dinen zengin olur. Kurban bayramında, nisabı bulursa, kurban kesmesi gerekir, nisabı bulmazsa kurban kesmesi gerekmez.
Aldığı kira [maaş] ile güç geçinen kimse, nisaba malik ise, para biriktirip, fıtre vermeli ve kurban kesmelidir. Etin hepsini kavurma yapıp, birkaç ay et parasından biriktirerek gelecek yılın fıtre ve kurban parası olarak saklamalı; böylece, fıtre ve kurban sevabından mahrum kalmamalıdır. Kurban kesen, kendini Cehennemden azat etmiş olur. Bir hadis-i şerifte, (Cimrilerin en kötüsü, [kesmesi gerekirken] kurban kesmeyendir) buyuruldu. (S. Ebediyye)
Şafii’de kurban kesmek
Sual: Şafiiler genelde kurban kesmiyorlar. Sebebi nedir?
CEVAP
Belki bize farz değil diye kesmiyorlardır. Şafii’de kurban kesmek, Hanefi’deki gibi vacib değildir, sünnet-i müekkededir, yani kuvvetli sünnettir. Hanefi’de, farzdan sonra vacib gelir, Şafii’deyse sünnet gelir. Farzdan sonra gelen bir emri, gücü yeterken yapmamak doğru olmaz. Peygamber efendimiz, (Kurban kesmeyen mescidimize gelmesin) ve (Cimrilerin en kötüsü kurban kesmeyendir) buyuruyor. Bunu bütün Müslümanlar için söylüyor. Gücü yeten Şafiiler, bu sünneti ihmal etmemeli. Şafii’de, akika kesmek de sünnettir. Gücü yeten Şafii, bayramda akika da kesebilir.
Sual: Kanlı elbiseyi yıkadıktan sonra kalan kan izi necaset hükmünde midir?
CEVAP
Renginin kalmasının önemi yoktur. Temizdir.
Sual: Almanya’da yaşayan ve zengin hükmüne giren şahıs, fiyat olarak daha ucuza gelen bir yerdeki piyasaya göre kurbanını vekaletle orada kestirebilir mi?
CEVAP
Önemli olan fiyatı değil, kurbanın kesilmesidir. Bedava alıp kesse yine kurban borcu ödenmiş olur.
Sual: Zekat borcu olan bir insan muhakkak kurban kesmesi lazımmış doğru mu, böyle bir şey var mı?
CEVAP
Zekat borcu olanın önce zekat borcunu vermesi farz. Belki siz yanlış anladınız, zekat verecek kadar zengin olan kurban keser demişlerdir.
Sual: Kurban kesildiği zaman kesilen kurbanın kanı, kesenin veya aile efradından birinin alnına, yeni alınan arabaya vb. yerlere sürülüyor, bunun hükmü nedir?
CEVAP
Kan hiçbir yere sürülmez. İbadet niyetiyle yapılıyorsa bid’at olur, haram olur.
Sual: Birisi kurban telaşından öğle namazını kaçırmış. Üstü başı yağ, kan olmuş. Su yokmuş abdest için. Kurbanın başından da ayrılamamış. Böyle bir durumda namazı kazaya bırakmanın mahzuru olur mu?
CEVAP
Maliki’yi taklit edip kılabilirdi. Çünkü Maliki’de necasetsiz elbise ile namaz kılmak farz değil, sünnettir. Su işini ise birine söyler bir şişe su getir derdi. Namazı kaçırmak haramdır. Bu da mümkün olmazsa, ikindi vakti cem etmeye niyet ederdi. Hanbeli mezhebinde böyle sıkıntılı durumlarda iki namazı cem etmek caizdir.
Sual: Üç erkek çocuğu olanın kurban kesmesi mi gerekir?
CEVAP
Öyle bir şeyin aslı yoktur. Doğan çocuklar için akika kesmek iyi olur. Erkek çocuk için iki, kız çocuk için bir koyun kesilir. Bunu da gücü yeten keser.
Sual: Kurban kesmek, Hanefi’de vacib, diğer üç mezhepte müekked sünnet mi?
CEVAP
Evet.
Sual: Bayrama iki ay kala kurban alan, kurbanın sütünü içmesi caiz mi?
CEVAP
Kurban etmek niyetiyle alınan hayvanın sütü içilmez, fakire verilir.
Sual: Kurbanlığın bayramdan önce yavrusu olsa, bunu ne yapmak lazımdır?
CEVAP
Kurbanın sütü, yünü gibi yavrusu da fakirlere sadaka olarak verilir. Satın alındıktan itibaren, kurbanlık hayvanın yününden, sütünden istifade caiz değildir.
Sual: Amerika'da kurban derisini satmak veya dabağlatmak mümkün değil, onun için çöpe atmakta bir mahzur var mıdır?
CEVAP
Başka çare yoksa caiz olur.
Sual: İki veya daha çok kişi, bir koçu adasa, sahih olur mu?
CEVAP
Hayır, sahih olmaz. Kurban da olsa, adak da olsa, bir koçu ancak bir kişi adayabilir.
Haram parayla kurban
Sual: Genelev kadını gibi, kazancının tamamı haram olan bir kimse, kazandığı parayla sevab beklemek niyetiyle kurban kesse küfür olur mu?
CEVAP
Evet, haramdan sevab beklemek küfür olur.
Kurban sahibi ölse
Sual: Babam kurbanlık olarak bir koç aldıktan sonra öldü. Bu koçu kesmek gerekir mi?
CEVAP
Koç, mirasçılara kalır. Kesmek gerekmez
Sual: Kurban keserken dikkat edilecek hususlar nelerdir?
CEVAP
Maddeler halinde bildirelim:
1- Önce diz boyu çukur kazılır. Kurbanın gözleri tülbentle bağlanır. Kıbleye dönük olarak sol yanı üzerine yatırılır. Boğa, tosun gibi büyük baş hayvanların kolay kesilebilmesi için çengele asılması caizdir. Boğazı çukurun kenarına getirilir. İki ön ve bir arka ayakları, uçlarından bir araya bağlanır. Üç kere bayram tekbiri okunur. Sonra, bismillahi Allahü ekber diyerek, deveden başka hayvanın, boğazının herhangi bir yerinden kesilir. Bismillahi derken, h’yi belli etmek gerekir. Belli edince, Allahü teâlânın ismi olduğunu düşünmek lazım olmaz. h’yi açıkça belli etmezse, Allahü teâlânın ismini söylediğini düşünmek gerekir. Bunu da düşünmezse hayvan leş olur, yenmez. Sadece Bismillahi veya Bismillahirrahmanirrahim yahut Lâ ilâhe illallahü demek de caizdir. Fakat evlâ olanı, (Bismillahi Allahü ekber) demektir.
2- Besmele çekilince, hemen kesmek şarttır. Besmele çektikten sonra bıçağı bilerse, Besmeleyi tekrar etmesi gerekir. Besmele çektikten sonra, hayvan yerinden kalkarsa, yatırdığı zaman tekrar Besmele çekmesi gerekir; fakat bir kelime söylemek, bir lokma yemek ve bir yudum su içmek gibi az bir ara vermenin zararı yoktur. Besmele çektikten sonra, elindeki bıçağı bırakıp, başka bir bıçak alsa, Besmeleyi tekrar çekmesi gerekmez.
3- Bir hayvan için Besmele çekildikten sonra, onu bırakıp başka bir hayvan kesilecek olsa, Besmeleyi tekrar çekmek gerekir.
4- Arka arkaya birkaç hayvanı boğazlayacak kişinin, hepsi için ayrı ayrı Besmele çekmesi gerekir; fakat hayvanları, üst üste yatırıp kesecek olsa, bir Besmele kâfidir. Bir hayvanı iki kişi kesse, ikisinin de Besmele çekmesi gerekir.
5- Besmele unutulursa zararı olmaz. Kasten Besmelesiz kesmek haramdır.
6- Hayvanın boğazında yemek, nefes borusu ve iki yanda birer kan damarı vardır. Bu dört damardan üçü bir anda kesilmelidir.
7- Şafii’de, yemek borusuyla nefes borusu kesilirse kâfidir. Ancak gırtlak düğümü baş tarafında kalmalıdır. Gırtlak düğümünün tamamı vücut tarafında kalırsa, kesilen hayvan yenmez.
8- Kurban kesenin, kıbleye karşı dönmesi sünnettir.
9- Erkek ve kadın Müslümanın, cünübün, delinin, bunağın, çocuğun ve sarhoşun Besmeleyle kestiği hayvan yenir. Ehl-i kitabın [Hıristiyan veya Yahudi'nin] kestiği de yenir. Fakat ehl-i kitaba kurban kestirmek mekruhtur. Dilsiz ve sünnetsizin, hayvan kesmesi mekruhtur.
10- Solak bir kimsenin, sol eliyle kurban kesmesinde mahzur yoktur. Temiz işleri yaparken, sağdan başlamak sünnet-i zevaiddir, yani müstehabdır. Bir özürle soldan başlamak mekruh olmaz. Yani sol elle kesilen hayvan ve kurban yenir.
11- Bir ihtiyaç varsa, kurbanı bayıltıp kesmek caizdir. Başını bir kerede koparıp kesilen de yenir; fakat öyle kesmek günah olur. Hayvanı ensesinden kesmek haramdır; ama eti yenir.
12- Kurban hayvanını yüzmek için, şişirmek caizdir.
Sual: Büyük hayvanı kurban ederken arka ayağından traktör veya vinç vasıtası ile asarak kesmek hayvana eziyet vermek sayılır mı?
CEVAP
Böylesi daha uygundur.
Sual: Almanya’da kurbanları müslüman kesiyor, gayrı müslim yüzüyor. Böyle yüzülmüş kurban etini yemek caiz midir?
CEVAP
Yenmesinde mahzur yoktur. İmam-ı Rabbani hazretleri, gayrı müslim, bir şeye elini sürünce, o şeyin pislenmeyeceğini bildiriyor. Kitab ehli olan gayrı müslimlerin, Besmele ile kestiklerini yemenin de caiz olduğunu açıklıyor. Fakat zaruretsiz yememek iyi olur.
Sual: Hayvanı boğazlarken, Meri, Hulkum ve Evdac damarlarını kestikten sonra, hayvanın canı çıkmadan bir başkası besmelesiz olarak kafasını keserse, bu şekildeki kesim caiz mi?
CEVAP
Öyle yapmak uygun değil, besmele ile de olsa uygun olmaz. Fakat eti yenir.
Sual: Kurban kesene ücret olarak kurbanın eti ve derisi verilir mi?
CEVAP
Kurban kesene ücret olarak kurbanın eti ve derisi verilmez. Derisini, evde dağarcık, mest, sofra, seccade gibi şeyler yapıp kendisi de kullanır. Derisi, eti satılırsa, parası fakire sadaka verilir.
Sual: Abdestsiz kurban kesmek caiz midir?
CEVAP
Sahih olur. Hatta mecbur kalınsa, cünüp kesilse de sahih olur. (Fetava-i Hindiyye)
Hayvanı şişirmek
Sual: Kurban hayvanını yüzmek için, şişirmek caiz midir?
CEVAP
Caizdir.
Hayvan keserken Besmele
Sual: Hayvan keserken (Bismillahirrahmanirrahim) denmez mi? Denirse hayvan yenmez mi?
CEVAP
Besmelenin tamamı söylenince de, kesilen hayvan yenir. Evla, yani daha iyi olanı (Bismillahi Allahü ekber) demektir. Sadece Bismillahi dense veya sadece Allahü ekber dense de caizdir. Hayvan keserken, Bismillahi veya Allahü ekber demek farzdır. Besmelenin tamamını söylemek de caizdir. (İbni Abidin)